TASARRUF FİNANSMAN ŞİRKETLERİ MAĞDURİYETİ - Meftun Avukat

TASARRUF FİNANSMAN ŞİRKETLERİ MAĞDURİYETİ

 


TKHK’DA DAVA ŞARTI OLARAK ARABULUCULUK

Esas itibariyle bu şirketlerle yapılan sözleşmelerde vatandaş “tüketici” konumunda yer almaktadır. Bu sebeplerle firmalar ile vatandaşlar arasında bir uyuşmazlık çıktığında Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında tüketicinin haklarının korunması gerekmektedir. Tüketiciye vadedilen şey, ister taşınır olsun, isterse taşınmaz ve para olsun; vadedilen şeyin vatandaşa tesliminde bir gecikme olması halinde tüketici haklı nedenle sözleşmeyi sona erdirerek menfi ve/veya müspet zararların tazmini talep edebilir.

28 Temmuz 2020 tarihinde RG’de yayımlanan 7251 sayılı HMK ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a, “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile “73/A” maddesi eklendi. Bu maddeyle, parasal sınır olan 10.390 TL ve üzerindeki tüketici uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirildi.
Önemle belirtmek gerekir ki; uyuşmazlık tutarı 10.390 TL (2021 yılı için) ve üzerindeki ve istisna kapsamında kalmayan tüketici uyuşmazlıkları da zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmış ve dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline gelmiştir. Bu doğrultuda, arabulucuya başvurmadan doğrudan dava açılması halinde dava usulden reddedilecektir. Bununla birlikte,

  • Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında kalan uyuşmazlıklar (10.390 TL altında kalan uyuşmazlıklar),
  • Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar,
  • İhtiyati tedbir kararlarının alınması,
  • Üretimin veya satışın durdurulması ve malın toplatılmasına ilişkin davalar,
  • Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından kaynaklanan uyuşmazlıklar

Zorunlu arabuluculuk kapsamının dışında tutulmuştur.

Kural olarak, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A/11. maddesi uyarınca, dava şartı olan arabuluculukta taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur ve bu taraf lehine vekâlet ücreti hükmedilemez. Ancak Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/A. maddesi, bu kurala bir İSTİSNA getirmiştir. 73/A maddesine göre, tüketicinin geçerli mazereti olmaksızın ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda, tüketici yargılama giderinden sorumlu tutulmayacak ve tüketici lehine vekâlet ücretine hükmedilebilecektir.

Derdest davalar ise zorunlu arabuluculuk kapsamının dışında tutulmuştur. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a eklenen Geçici 2. madde uyarınca dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmayacaktır.

ORGANİZASYON BEDELİ, HAKSIZ ŞART VE ORGANİZASYON ÜCRETİ İADESİ

Konut edindirme sistemlerinde tüketici ile yapılan sözleşmeye konulan ‘’organizasyon ücreti iade edilemez’’ gibi hükümler Tüketicinin Korunması Kanununu kapsamında haksız şart niteliğinde olup kesin hükümsüzdür. Şöyle ki;

·         Sözleşmenin tüketici ile müzekkere edilmemesi

·         Standart bir sözleşme olması. (Birden fazla sözleşme ilişkisinde kullanılmak amacıyla, Sözleşmenin imza edilmesinden çok önce düzenlenmesi, Anlaşma şeklinde değil belirsiz sayıda kişiyi bu sözleşmelere dahil etmek anlayışıyla düzenlenmiş olması)

·         ‘’ORGANİZASYON BEDELİ’NİN’’ ne olduğu ve/veya içeriğine dair açık ve anlaşılır bir dil kullanılmaması sonucunda bahsettiğimiz şartlar gerçekleştiğinden bu maddeler haksız şart niteliğinde ve kanun gereği kesin hükümsüzdür.

Sonuç Olarak

Gerek Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gerekse emsal yargı kararlarına göre tüketici taraf ile hizmet sunucusu arasında herhangi bir münazara yapılmadan tüketici söz konusu hizmeti alması için sözleşmedeki tüm hususları kabul etme durumunda bırakılmaktadır. Hizmet sunucusu sözleşmede ‘’organizasyon bedeli’’ adı altında talep ettiği ücretlerin içeriğinin ne olduğunun, neleri kapsadığını izah etmemektedir.

Organizasyon bedeli tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dahil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartı olduğundan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gereğince haksız şart niteliğindedir ve kesin hükümsüzdür. Bu nedenle tüketiciye geri ödenmesi gerekmektedir.

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar